Prens Tristan Faasa’nın kaderi hiçbir zaman taht olmamıştı. Taht, her zaman abisi Michael’a aitti. Babaları öldüğünde Michael tahta
oturmayı, Tristan da bunu çalmayı hedefliyordu. Gizli bir isyanın lideri olarak Tristan, abisinin hükmünü sona erdirmek için her şeyi
yapacaktı. Ancak Michael’ın yeni nişanlısı Leydi Sara Beatreaux geldiğinde, Tristan kendini bambaşka bir savaşın ortasında buldu.
Tacın mı yoksa tacı giyen kadının mı daha önemli olduğunu sorgulatacak türden bir savaşın… Sara’nın tek bir planı vardı. Kralla
evlenip kendini tehlikeye atarak, Faasa soyunu bu dünyadan silecekti. Buna rağmen Yaralı Prens hiç beklediği gibi değildi.
Tehlikeliydi. Yasaktı. Öldürmesi için gönderildiği adamlardan biriydi. Nefret ve tutku arasındaki çizgi incelirken sırlar açığa çıkmaya
başladı. Sara, kime güvenebileceğini artık bilmiyordu. İntikamı ve asla âşık olmaması gereken düşmanı arasında kalmıştı.