Bir Haziran akşamı... Mutfak penceresinden dışarıyı izliyorum. Sokağın başındaki çöp tenekesinin yanına bırakılmış eski bir kanepenin üzerindeki kirli yastıkta siyah bir kedi fütursuzca uzanmış, uyukluyor. Apartmanların ışıkları tek tek yanmaya başlıyor. Yoldan geçen araçların sesleri daha az duyuluyor. Herkes evlerine çekiliyor yavaş yavaş. Ne çok hayat var ve her evin odalarında bilmediğimiz, duymadığımız ne çok konuşma, mutluluk, umut, pişmanlık, telaş, trajedi... Bazı evlerin açık pencereler ...